Yazı yazabilmek gerçekten büyük meziyet. Bunu en iyi; bir makale, kitap ya da herhangi bir yazı okurken, kelimeler gözlerinizden ve zihninizden -tıpkı ipekten bir kumaş parmaklarınızın arasından süzülüyormuş gibi- aktığında hissediyorsunuz.
İyi yazı daha fazlasını okuma arzusu uyandıran yazıdır bence, bitmesin diye okumaya kıyamadığınız; nihayet bitirdiğinizde ise üzüldüğünüz ve bir süre sonra tekrar okumak için can attığınız.
Bende bir de şu ikilem olur, eğer bir yazıyı, makaleyi, kitabı beğenmişsem onu paylaşmakla paylaşmamak arasında gidip gelirim. Bir yandan ne kadar iyi olduğunu haykırasım gelir, öte yandansa aslında az ve öz kişinin biliyor olmasının sanki o eserin sıradanlaşmasını önlediğine inanıp, paylaşmaktan imtina ederim.
Aynı şey müzik için de geçerli tabi ama konumuz bugün yazı.
İyi yazıyla kastettiğim elbette gramer ve yazım kurallarına uygun olarak ortaya çıkarılan metin değil elbette sadece. Bunun ilk koşul olduğuna inanmakla birlikte, istisnalar olduğu da aşikar. Zira bazen öyle metinler gelir ki karşısınıza, üslubu ve akıcılığı sizin başka bir kusuru olup olmadığını görmenize mani olur.
Neden buraya geldim diye soracak olursanız, sabahın köründe okuduğum bir araştırmadan, diye cevap veririm hemen.
Gerçi araştırma demek de başka kapsamlı araştırmalara haksızlık olur; sınırlı sayıdaki bir örneklemle gerçekleştirilen bir çalışma diyelim.
Grammarly isimli ABD menşeli bir online dilbilgisi kontrolü yapan şirket LinkedIn üyesi 100 kişi üzerinde bir araştırma yapmış. Araştırmadan çıkan sonuç şu: Linkedin profillerinde dilbilgisi ve yazım kurallarına ilişkin daha az hata yapan kişiler kariyerlerinde daha başarılılar.
Biraz daha açacak olursa:
Daha az dilbilgisi hatası yapan kişilerin işlerinde daha üst pozisyonlara yükseldikleri gözlemlenmiş: Sonuçlara göre kariyerlerinin ilk 10 yılında “müdür seviyesinde” bir pozisyona erişememiş kişilerin, erişenlere oranla 2.5 kat daha fazla hata yaptıkları görülmüş.
Daha az dilbilgisi hatası yapanların daha fazla terfi elde ettikleri görülmüş: İlk 10 yıllık kariyerlerinde 1 ila 4 arası terfi alanların, 6 ila 9 terfi alanlara oranla % 45 daha fazla dilbilgisi hatası yaptıkları ortaya çıkmış.
Daha az dilbilgisi hatası, daha çok iş değişikliği olarak kariyerlerine yansımış: Şöyle ki, bir şirkette 10 yıldan fazla çalışan kişilerin aynı süre zarfında 6 iş değiştiren kişilere oranla % 20 daha fazla gramer hatası yaptıkları görülmüş.
İlk etapta bana biraz saçma gelmişti ama yorumu şu şekilde yapmışlar: Daha iyi dilbilgisi olanların daha cazip alanlarda iş aramada daha hırslı olmaları mümkün ya da sürekli iş arayanların CV’lerini sürekli kontrol edip güncelliyor ve değiştiriyor olmaları sebebiyle hataları daha çabuk görüp düzeltmeleri mümkün .
Elbette yalnızca 100 kişi üzerinden böyle bir araştırma yapmak ne derece gerçekleri yansıtıyor, muamma. Ancak doğru olan birşey var ki, doğru dil bilgisi kullanımının kişinin aşağıdaki özellikleri barındırması sebebiyle özellikle iş hayatındaki başarısına ivme kazandırıyor olması:
-Özenle yazı yazan kişiler, daha detaycı oluyorlar. İş yaşamlarında daha güvenilir ve profesyonel algılanıyorlar.
-Eleştirel düşünmeye daha yatkın oluyorlar, çünkü herhangi bir cümlenin dil bilgisi açısından doğru formüle edilmesi bir nevi problem çözmeye benziyor.
-Ve tabi bir de entelektüel yatkınlık olarak çevirebileceğimiz bir olay var ki; bizde “yabancı dile yatkınlık” olarak kullanılıyor. Yabancı dili burada es geçiyorum; Türkçe’de dahi ayrı ve bitişik de/ki yazımları konusunda sıkıntı yaşayanlar olduğunu düşünürsek, bir işveren çalışanı için “acaba bu başka neyi öğrenmeyi beceremedi” diye düşünebilir
Kıssadan Hisse: Hangi meslek grubunda çalışıyor ya da hangi bölümde okuyor olursanız olun, yazılı iletişimi kuvvetli tutmak şart. Hatta günümüzde önce anadilde sonra diğer yabancı dillerde şart. Özellikle sosyal medyanın tüm ruhumuzu ve bedenimizi sardığı, zaman zaman mimiklerden ziyade emoticonlarla iletişim kurduğumuz şu devirde kendinizi doğru biçimde yazılı ifade edebilmek konusunda başarıya ulaşamazsanız yalnızca iş hayatında değil, sosyal hayatta da bir dizi problemle karşı karşıya kaldığınızı göreceksiniz.
Başa dönecek olursak, ben dilbilgisi kurallarının doğru uygulandığı bir yazıya iyi diyemem sadece , bunun için ruh, yürek ve zihin katmak gerek. Ama biz yine de işe önce dili doğru kullanmakla başlayalım.